Atatürk 26 Kasım 1930'da geldiği Samsun Lisesi'nde tarih dersinde, haritada tebeşirle çizdiği yerlerin Türklerin Ana Yurdu olduğunu bir öğrenciye anlatırken.
Fotoğraf Kaynağı:Cemal Işıksel, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1969. Sayfa: 70
Atatürk Samsun Lisesi'ni ziyaret ettiğinde tarih, coğrafya ve Fransızca derslerine girerek öğrencilere sorular sormuştur.
O günü yaşayan İbrahim Güneren bu ziyareti şu şekilde anlatır:
"Müdürümüz Adil Beydi ve bizim tarih öğretmenimizdi. Gazi’nin Liseyi teftişe geleceğinden kimsenin haberi yoktu. Zannederim öğleden önce idi, tarih dersine girdik. Konumuz ise, ‘Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya Göçleri” idi. Müdürümüz tahtaya bir harita çizdi ve oklarla Türklerin göç sırasında takip ettikleri yolları ve yerleşim alanlarını göstererek kısaca anlattı. Fakat haritaya hiç yazı yazmadı. O arada yazılı imtihan yapacağını söyleyerek soruları yazdırdı. Cevapları yazmaya başladıktan bir süre sonra kapı vuruldu. Gazi, beraberindeki sekiz on kişilik maiyeti ile sınıfımıza girdi.
Samsun Lisesi'nde tarih dersinde, haritada tebeşirle çizdiği yerlerin Türklerin Ana Yurdu olduğunu bir öğrenciye anlatırken. (26 Kasım 1930)
Müdürümüz Gazi’yi odasına götürmek istedi ise de Gazi, derse devam edilmesini söyledi. Müdürümüz, tahtadaki haritayı göstererek konuyu anlattı ve yazılı imtihan yaptığını söyledi. Gazi, haritayı inceledikten sonra, okla gösterilen yerlere gerekli yazıları yazdı ve Müdürümüze, ‘ben tarihten anlarım, fakat yazı olmayınca anlayamadım. ‘ dedi. Yazıların yazılması gereklidir uyarısında bulunduktan sonra Gazi, Müdürümüze bazı sorular sordu. Gazi, öğrencilerden birinin önünden tarih kitabını aldı. İnceledikten sonra, ‘Bu kitabın değişmesi gerekir.’ diyerek kitaptan memnun olmadığını belirtti. Bu konuşmalar, yanında bulunanlar tarafından not ediliyor, devamlı film çekiliyordu. Zaman hayli ilerlemişti ki; "Suallere cevap veren arkadaşınız var mı?" diye sordu. Bir arkadaşın parmak kaldırması üzerine soru ve cevapları okuttu. Memnun olduğunu söyledi. Dersten çıkma zilinin çalmasından sonra, yanındakiler ve müdürle birlikte sınıftan çıktılar."
Mustafa Kemal Atatürk daha sonra Felsefe dersine de girmişti. Ziya Somar Felsefe dersinde bulunan bir arkadaşından dinlediği anıları şöyle anlatır:
Gazi büyük Anadolu gezisini yaparken Samsun’a da uğramış, liseye de giderek orada bir felsefe dersine girmişti. Felsefe öğretmeni, İlahiyat Fakültesinden Felsefe Şubesine geçmiş bir Türkistanlı arkadaştı.
O sırada ellerde dolaşan felsefe kitabı da kelime kelime ve bazı yerleri değiştirilip bozularak Türkçeye çevrilmiş bir Fransız okul kitabından alınma, kalın bir kitaptı. Burada metafizik meselelerine büyük önem veriliyor, meselâ Tanrı bahsi oldukça önemli bir yer kaplıyordu. Gazi sınıfa girdiği sırada öğretmen metafizik meselelerine dalmış, hararetli hararetli Tanrının varlığı üzerindeki doktrinleri münakaşa ediyor, bu konuyu eninden boyuna felsefeye uydurmaya çalışıyordu. Öğretmenin dersini büyük bir nezaket ve dikkatle dinleyen Gazi, dersin sonuna doğru öğretmenden izin alıp öğrencilere şu sözleri söylüyor:
"Talebe Efendiler; değerli hocanızı dikkatle ve zevkle dinledim. Gördüm k, siz de aynı dikkati gösteriyor ve zevkle dinliyorsunuz. İstifade ettim. Kendisine teşekkür ederim. Ancak deminden beri bu söylenenlerin neresinde felsefe olduğunu kavrayamadım.
Efendiler! Bence felsefe, ilim demektir; müspet ilime dayanmayan, sadece metafizik meseleler üzerinde duran bir düşünceye felsefe değil, İlm-i kelâm derler. Biliniz ki, Türk milletinin istediği ve özlediği felsefe, onu müspet ilme, müspet hakikatlere götürecek bir felsefedir. Bunun dışında kalacak bir felsefe ise, zamanlarımızı boşa harcamak, değersiz fikirler peşinde sonuçsuz çabalar sarf etmek olur."
Mustafa Kemal Atatürk Samsun'da görev yapan öğretmenlerin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıya katıldı. Toplantı sırasında "Öğretmenler Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz. Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür yüksek seciyeli nesiller ister. Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir" sözünü dile getirmiştir.
Kaynak: 1- Ertuğrul Zekai ÖKTE, “ Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Yurtiçi Gezileri (1922-1931)”, Cilt:1, Tarih Araştırmaları Vakfı İstanbul Araştırma Merkezi, İstanbul 2000, Sayfa: 674-676
2- Ziya SOMAR, “Atatürk İnkılâplarının Fikir Kaynakları“, Türk Kültürü Dergisi, Sayı: 37, Kasım 1965, Sayfa:48.
Fotoğraf Kaynağı:Cemal Işıksel, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1969. Sayfa: 70
Atatürk Samsun Lisesi'ni ziyaret ettiğinde tarih, coğrafya ve Fransızca derslerine girerek öğrencilere sorular sormuştur.
O günü yaşayan İbrahim Güneren bu ziyareti şu şekilde anlatır:
"Müdürümüz Adil Beydi ve bizim tarih öğretmenimizdi. Gazi’nin Liseyi teftişe geleceğinden kimsenin haberi yoktu. Zannederim öğleden önce idi, tarih dersine girdik. Konumuz ise, ‘Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya Göçleri” idi. Müdürümüz tahtaya bir harita çizdi ve oklarla Türklerin göç sırasında takip ettikleri yolları ve yerleşim alanlarını göstererek kısaca anlattı. Fakat haritaya hiç yazı yazmadı. O arada yazılı imtihan yapacağını söyleyerek soruları yazdırdı. Cevapları yazmaya başladıktan bir süre sonra kapı vuruldu. Gazi, beraberindeki sekiz on kişilik maiyeti ile sınıfımıza girdi.
Samsun Lisesi'nde tarih dersinde, haritada tebeşirle çizdiği yerlerin Türklerin Ana Yurdu olduğunu bir öğrenciye anlatırken. (26 Kasım 1930)
Müdürümüz Gazi’yi odasına götürmek istedi ise de Gazi, derse devam edilmesini söyledi. Müdürümüz, tahtadaki haritayı göstererek konuyu anlattı ve yazılı imtihan yaptığını söyledi. Gazi, haritayı inceledikten sonra, okla gösterilen yerlere gerekli yazıları yazdı ve Müdürümüze, ‘ben tarihten anlarım, fakat yazı olmayınca anlayamadım. ‘ dedi. Yazıların yazılması gereklidir uyarısında bulunduktan sonra Gazi, Müdürümüze bazı sorular sordu. Gazi, öğrencilerden birinin önünden tarih kitabını aldı. İnceledikten sonra, ‘Bu kitabın değişmesi gerekir.’ diyerek kitaptan memnun olmadığını belirtti. Bu konuşmalar, yanında bulunanlar tarafından not ediliyor, devamlı film çekiliyordu. Zaman hayli ilerlemişti ki; "Suallere cevap veren arkadaşınız var mı?" diye sordu. Bir arkadaşın parmak kaldırması üzerine soru ve cevapları okuttu. Memnun olduğunu söyledi. Dersten çıkma zilinin çalmasından sonra, yanındakiler ve müdürle birlikte sınıftan çıktılar."
Mustafa Kemal Atatürk daha sonra Felsefe dersine de girmişti. Ziya Somar Felsefe dersinde bulunan bir arkadaşından dinlediği anıları şöyle anlatır:
Gazi büyük Anadolu gezisini yaparken Samsun’a da uğramış, liseye de giderek orada bir felsefe dersine girmişti. Felsefe öğretmeni, İlahiyat Fakültesinden Felsefe Şubesine geçmiş bir Türkistanlı arkadaştı.
O sırada ellerde dolaşan felsefe kitabı da kelime kelime ve bazı yerleri değiştirilip bozularak Türkçeye çevrilmiş bir Fransız okul kitabından alınma, kalın bir kitaptı. Burada metafizik meselelerine büyük önem veriliyor, meselâ Tanrı bahsi oldukça önemli bir yer kaplıyordu. Gazi sınıfa girdiği sırada öğretmen metafizik meselelerine dalmış, hararetli hararetli Tanrının varlığı üzerindeki doktrinleri münakaşa ediyor, bu konuyu eninden boyuna felsefeye uydurmaya çalışıyordu. Öğretmenin dersini büyük bir nezaket ve dikkatle dinleyen Gazi, dersin sonuna doğru öğretmenden izin alıp öğrencilere şu sözleri söylüyor:
"Talebe Efendiler; değerli hocanızı dikkatle ve zevkle dinledim. Gördüm k, siz de aynı dikkati gösteriyor ve zevkle dinliyorsunuz. İstifade ettim. Kendisine teşekkür ederim. Ancak deminden beri bu söylenenlerin neresinde felsefe olduğunu kavrayamadım.
Efendiler! Bence felsefe, ilim demektir; müspet ilime dayanmayan, sadece metafizik meseleler üzerinde duran bir düşünceye felsefe değil, İlm-i kelâm derler. Biliniz ki, Türk milletinin istediği ve özlediği felsefe, onu müspet ilme, müspet hakikatlere götürecek bir felsefedir. Bunun dışında kalacak bir felsefe ise, zamanlarımızı boşa harcamak, değersiz fikirler peşinde sonuçsuz çabalar sarf etmek olur."
Mustafa Kemal Atatürk Samsun'da görev yapan öğretmenlerin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıya katıldı. Toplantı sırasında "Öğretmenler Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz. Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür yüksek seciyeli nesiller ister. Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir" sözünü dile getirmiştir.
Kaynak: 1- Ertuğrul Zekai ÖKTE, “ Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Yurtiçi Gezileri (1922-1931)”, Cilt:1, Tarih Araştırmaları Vakfı İstanbul Araştırma Merkezi, İstanbul 2000, Sayfa: 674-676
2- Ziya SOMAR, “Atatürk İnkılâplarının Fikir Kaynakları“, Türk Kültürü Dergisi, Sayı: 37, Kasım 1965, Sayfa:48.